Diyelim ki bütün gün sokakları arşınlayan bir gezgin, gün boyu sürecek toplantılar yapmak üzere şehre gelmiş bir iş adamı veya bir şehirden bir şehre geçerken bir gece konaklamaya ihtiyacı olan bir vatandaşsınız. Yani otele yatmadan yatmaya gideceksiniz.
Ne otelin barında iki tek atacak, ne televizyon izleyecek, ne de spor salonunda koşacaksınız. Kullanmayacağınız hizmetlere boşu boşuna para vermek istemiyorsunuz, ama hostel yatakhanelerinde topluca uyumaya da niyetiniz yok. Tek başınıza uyuyacağınız rahat bir yatağa ihtiyacınız var. Buyurun kapsül otele…
Otele girdiniz, duş yaptınız, uyudunuz, uyandınız, duş yaptınız ve otelden çıktınız. Bu sürenin tamamı: 9 saat. Hesap bu.
Otele girer girmez ayakkabılarınızı çıkartmanız gerekiyor. Resepsiyondan aldığınız anahtarla ayakkabılarınızı girişteki dolaplara kilitledikten, çantanızı da bagaj bölümüne bıraktıktan sonra duşların olduğu kata çıkıyorsunuz. Aynı anahtarla buradaki dolabınızı açtığınızda bulduğunuz şampuan, diş macunu, fırça ve kremlerle yıkanıp, yine dolaptan çıkan ve beyaz havlularla kurulanıyorsunuz. Dolaptan bir de pijama çıkıyor! Tüm müşterilerle bir örnek pijamanız üstünüzde, terlikler ayağınızda, yatağınıza gidebilirsiniz artık.
Kapsül Otelde kadınlar ve erkeklerin katları ayrı. Her katta 25-30 tane kapsülden oluşan bir yatakhane var.
Kapsül odacıkları, kenarları yuvarlatılmış, eni 1,5 m, boyu 2 m, yüksekliği 1,5 m civarında, ayakucu açık bir tüp.
Her yer bembeyaz. Kapsülün içinde hafif bir ışık yanıyor. Başucunda bir kontrol paneli, bir de su şişesi var.Kontrol paneli sayesinde ışığı azaltıp çoğaltabiliyor, uyanmak için alarm kurabiliyor, telefonunuzu şarj edebiliyorsunuz.
Ayak ucunuzdaki jaluziyi de çekip kapattınız mı uyumaya hazırsınız. Tatlı rüyalar…
( Kaynak; http://www.aylakilsu.com )